13 Kasım 2007

Ağlamanın Gücü

ile Yunus KALDIRIM

Olayın hikayesini anlatan, yaman’ın annesinin kendi blogunda yazmış olduğu 10 eylül 2007 tarihli yazısı,
Yaman Aç mı Kalacaktı?
Siz şu yandaki şekerli fotoğrafa bakıp harika bir gün geçirdiğimizi sandınız değil mi? Son bir aydır Yaman dram sahnelemeyi öğrendi. (İç seslerinizi duyar gibiyim: “Anasının Oğlu” diyorsunuz-yanılıyorsunuz-ben aslında bir komedyenim:) Lunaparktan dönerken şeker istedi, şekeri aldık, eve döneceğiz. Hayır eve dönmek istemiyor. Açım diye tutturdu. Paşazade dışarıda yemek yiyecek, böylece o pis hamburgercilerin, pis çocuk parklarında da zaman geçirmiş olacak. Reddediyorum. Evde yersin diyorum. Evde yemeyi de Yaman reddediyor. Aç kal o zaman diyorum. Ve sahne.


Bu sürekli tekrarlanmaya başladı ve benim artık canım çok sıkılıyor. Kendini at yerden yere diyorum. İstediğin asla olmayacak. Çünkü bu bir isteme şekli değil. Güzel güzel konuş, yalandan ağlama. Yalandan değil, gerçekten ağlıyorum diye bağırıyor. O zaman ağlaman bitince konuşalım diyorum. Hemen ağlamayı bırakıp gülümseyerek olabilir mi annecim diyor. Bu denemeler canımı sıkıyor. Bana sökmüyor. Ama benim dışımdaki herkese söküyor. O yüzden sinirleniyorum. Bu davranış şekli hayatına yerleşebilir. Ve ağlayarak isteklerini yaptırmak kadar bencilce bir şey yok. Bu insanın karşısındakini hiçe sayan bir şey.