07 Ekim 2013

33 Caminin Hikayesi

ile Yunus KALDIRIM

Yavuz Bülent Bakiler Kastamonu’da Hasip Efendi’den dinlediği ürpertici bir valiyi ve satışa çıkardığı 33 camiyi anlatıyor.
33camiBenim kayınpederim Eski Kastamonu Milletvekili İsmail Hakkı Yılanlıoğlu. Onun sağlığında biz her sene Kastamonu’ya gidiyorduk. Dedelerinin köyü var: Numanlar Köyü. Köylerinde bir evleri var

, birkaç tarlaları var. Bir ayımızı orda geçiriyorduk ve sonra tekrar Ankara’ya veya İstanbul’a dönüyorduk. Kayınpederimin bir amcasının oğlu var: Hasip Efendi. Canlı bir tarih. Hem İmparatorluk, hem de Cumhuriyet devrimizde yaşamış. Ben Kastamonu’ya gittiğim zaman Hasip Efendi’nin de ziyaretine gidiyordum. İmparatorluk ve Cumhuriyet devrimizi anlatıyordu, onu dinliyordum. Ondan dinledim. Meselâ; bir defasında bana anlattı. Ben bunları yazdım. Diyanet İşleri Başkanlığı yazımı ihbar kabul etmiş. Kastamonu’ya müfettiş göndermiş. Yazdıklarımın % 100 doğru olduğunu tespit etmişler, bana teşekkür telefonu açtılar. Sonra ne oldu, onu bilmiyorum.

Hasip Efendi dedi ki: Cumhuriyetin ilanından sonra buraya bir Vali geldi. Valinin astığı astık, kestiği kestik. Vali dedi ki: Kastamonu’da 44 tane cami var. Bu 44 tane cami Kastamonu’ya çok, ben bunların 33 tanesini satacağım. “Aman Vali Bey! Bunların hepsi vakıf eseri, bunlar satılmaz. Maksadının dışında kullanılmaz.” dedikse de Vali kabul etmedi. 33 camiyi satışa çıkardı. Şimdi kayınpederlerin sülalesi Yılanlıoğulları diye biliniyor. Onların yaptırdığı Nasrullah Camii adında bir cami var. Kastamonu’nun en büyük Camiidir, Akif merhum orada vaaz etmiştir. Bizim camimiz devlet tarafından satışa çıkarıldığı zaman onu 5.000 liraya satın aldık. Dedelerim yapmış, vakfetmişler. Ama Vali Bey çıkarınca girdik, 5.000 liraya satın aldık. Onu tekrar cami olarak kullandık. Ben Cami’nin müezziniydim. Bir de İmamımız vardı. Cuma vakti geldiği zaman ezan okuyordum ama üç kişi bir araya gelerek namaz kılamıyorduk. Kimse korkusundan Camiye gelemiyordu. Caminin önüne çıkıp gelene gidene yalvarıyordum. “Ya gelin, cemaati tamamlayalım da bir namaz kılalım.” diye. Kimse korkusundan giremiyordu. Türkiye öyle bir devir geçirmiş.

Sonra 1928 yılında harf inkılabı yapılınca Vali tellal bağırttırdı. “Ey Kastamonu halkı! Harf inkılabı yapıldı, artık bundan sonra hiç kimse eski Türkçe’yle yazmayacak, okumayacak, elinde eski eserler bulundurmayacak. Kimin elinde eski eser varsa hükümetimize, devletimize devretsin.” demiş. Öyle bir terör havası meydana getirmişti ki, halk Vali’den o kadar korkuyordu ki. İstanbul’dan Kastamonu’nun önemli ailelerine gelen fermanlar vardı. O fermanları o aileler gümüş çerçeveler içine almışlardı. Kastamonulular korkularından o gümüş çerçeveleri söküp alamadılar. Olduğu gibi verdiler. Gübür arabalarına, çöp arabalarına dolduruldu. Çok nâdide el yazmaları filan vardı. Medreselerden, evlerden, Camilerden toplanan eserler çöp arabalarına toplandı, getirip Hükümet Meydanının önüne yığıldı. Bir kibrit yaktılar, cayır cayır yandı. Yani biliyor musunuz bu zulmü Rus, Bulgar yapmaz. Nitekim 1928 harf inkılabından sonra bizim bazı devrim yobazları devlet arşivini Bulgarlara sattılar. Batmanı 10 kuruş 5 paradan. Tesadüfen Devrim Tarihçilerimizden birinin dikkatini çekti. Bugün Bulgaristan’da bizim vagonlar dolusu devlet arşivimiz var. Devlet arşivi devletin şerefi, haysiyeti demektir. Her sene Kültür Bakanlığı oraya birkaç kişi gönderiyor, gidenler ordaki arşivlerin fotokopisini alıp Türkiye’ye dönüyorlar. Keşke Kastamonu’daki bu el yazması eserler de Bulgarlara, Ruslara satılsaydı adamlar yakmazlardı, biz de gider onların fotokopisini alırdık. Kimbilir ne güzel, ne nâdide eserlerimiz göz önünde bulunurdu.”

Kastamonu’ya giden Müfettişler Hasip Efendi’yi bulmuşlar. Hasip Efendi de bütün satılan camileri göstermiş. Bizim halkımız Cami’yi satın almış, yıkmış yerine ev yapmış. Yıkmış, dükkan yapmış. Yıkmış, bahçe yapmış. Hasip Efendi dedi ki: “Oğlum! Camileri yıkanlar, ev yapanlar, dükkân yapanlar gördüm, sonunda süründüler. Ekmeğe muhtaç oldular.” Öyle de bir tecelli olmuş. Buna benzer yazılarım olmuştur benim.

Alıntı: http://www.dunyabizim.com/ilgilihaber/8807/camileri-satmislar.html