03 Ağustos 2009

Asla iki ölümlü arasında olmadı; Aşk…

ile Yunus KALDIRIM

Romeo ve Juliet;
asla tanımadılar birbirlerini…
Bu yüzden onurlandırdı Aşk;
sefil yaşamlarını…

Romeo’nun Romeo’luğunu,
ve Juliet’in Juliet’liğini alırken Aşk;
kendisiyle doldurdu; boşalan yerlerini…

Ne tartışmaya vakit bulabildiler, gelecek planlarını;
ne de yad etmeye, geçmiş hatıralarını…
Geri gelecek fırsatı bulamadığından benlikleri;
kirletecek zamanı da olmadı,
Aşk’ın karar kıldığı kalpleri…

Böylece, seyretti onların gözlerinden;
bulunduğu yerde bir ikinciyi kabul etmeyen Aşk;
kendi kendini…

Anladılar;
en kutsal birlikteliklerin,
sadece ve sadece,
derinlerde zaten Bir olan,
iki kişi arasında olabileceğini…

Benliklerini feda ettikten sonra, Aşk için;
üzerine çıkardı onları Aşk, tüm seremonilerin…
Tarihte hiç koşmadı peşinden, O’nu bulanlar;
gösterişli, kalabalık; içi boş törenlerin…

Güzel olanın nasıl ihtiyacı yoksa makyaja;
ve pas tutmayanın, boyaya;
şahitlere ihtiyacı olmaz,
şahidi Aşk olanların da…

O bakış ve o anda;
anladılar sonunda;
Aşk için yok olmadan;
var olunamaz; asla…

Zaman durduğu anda;
o sonsuzluk içinde…
Başka yerde bulunmaz;
Aşk’ın ikametgahı…

onlar…

Herkesin ölesiye koruduğu isimlerden,
pençeleriyle yapıştığı sıfatlardan,
ve geriye kalan tüm sefilliklerden vaz geçtiler;
kutsal kapısından girmek için; Aşk’ın…

Yeterli görünce Aşk, fedakarlıklarını;
kendisiyle ve sonsuza dek var etti;
onlardan geriye kalanı;
bugün nefes alan nicesinden,
çok daha canlı…
O’nunla birlikte sonsuza kadar,
sayısız gözlerden birbirlerine bakmak,
tekrar tekrar aşık olmak,
ve zamanı geldiğinde oradan ayrılmak üzere…

Büyüleyici, heybetli ve şaşalı görünse de birliktelikler;
yaşayan bilir ya; O’nsuz, tamamı sefalet dolu delilikler…
Yetmez, eksiği Aşk olan kovayı doldurmaya hiçbir su;
bu kadar büyükken, dibindeki delikler…

İhtirasları, hesapları, benlikleri;
ölümlüler arasında bu tapılası sefaleti;
varsa tercih etse tüm dünya Aşk’a;
kaçmaya yetmez gücü; katlanır sonuçlarına…

Nasıl yerçekimini kaldırmıyorsa doğa;
binlerce kuzu atladığında dahi boşluğa;
kanunlarını değiştirmez Aşk;
pisliğin içine koşsa dahi tüm dünya…

Karun’un hazinesi, İskender’in kudreti;
yetti mi gidermeye; o içsel sefaleti?
Bir şans daha olsaydı; seçer miydi birisi;
yaşamayı bir daha; bu parlak esareti?

Bu yüzden ayrılırken; gözü açık nicesi;
olmadı “sahip olmak”; mutluluk vesilesi…
Bin yıl dahi yaşasa; yeter miydi acaba;
kaybedilen saflığı; kazanmaya nefesi?

Oysa…

Bırakmak, kendini Aşk’a;
Romeo ve Juliet gibi…
Onlar asla tanımadılar;
birbirlerini…

Bir zamanlar; biri Romeo, öteki Juliet’ti…
İkisi de yer, içer; zaman zaman gülerdi…
Bir gün Aşk, sıradan yaşamlarını ziyaret etti…
Sadece o kutsal an; onları yok etmeye yetti…

Çünkü;
hiçbir zaman iki ölümlü arasında olmadı;
Aşk..

Çağrı Dörter (http://siir.roots.gen.tr/SiirGoster.html?siir=132165)

Bu Yazılarda İlginizi Çekebilir